Temmuz ayının sonlarına doğru bir öğle arası sonrasında Rıfat Bey memleketine bir kargo yollamak üzere en yakın şube olan ticaret odasındaki postane şubesine gitti. Üzerinden çıkarmadığı ter tutmaz fanilasına güvenle dört mevsimlik ceketini yine üzerinden çıkarmamaktaydı. Postane memurunun alış veriş yapmak üzere el ve eldekileri sokacak kadar araladığı camdan bağırsaklarına doğru kesif bir klima soğuğu vuruyordu. Rıfat yapay yele karşı vücudunu yan tutarak savunurken içerideki memura elindekini göstererek kargosu olduğunu gösterdi.
- Abi o kırılır. Poliüretan kutular var ya, onlara koyup getir.
- O kutulardan sizde yok muydu?
- Abi bizde sadece şu sarı torbalardan var.
Rıfat kısa bir süre kargosunu kırılmadan nasıl yollayabileceğini kurguladı. Bu esnada yan koridorda çay, tost ve fotokopi gibi ilave hizmetler sunan bir gıda büfesi gözüne ilişti. Postane memuruna "iki dakikaya gelirim sen işine bak" diyerek büfeye gitti. Ortamdaki tek takım elbiseli kişi olarak diğer müşterilerin daha fazla dikkatini çekmemek adına sıradan bir müşteri edasıyla sıraya girmişçesine bekledi. Herhangi bir bedel ödemeden büfeciden boş bir kutu talebinde bulunmayı kendine yediremediği için kutunun yanında gofret almaya karar verdi. Büfeci gofreti uzattı, kutuyu nasıl vereceğini düşünürken biraz homurdandı. Daha sonra "Şu olur mu?" dedi ve müşterisinin onaylar bakışını görünce onu da uzattı. Uzanan eliyle kâğıt parayı kaptığı gibi kasadan çil çil birlik madeni paraları avucuna boşalttı ve Rıfat'a tekrar uzattı. Rıfat büfeden uzaklaşarak kendini salonda bir köşeye attı. Elindeki kutuyu eklem yerlerinde kırarak içine cep telefonu koyulur hale getirdi. Kargonun üzerine yapıştırılacak küçük formdaki gönderici ve gönderilen bilgilerini tükenmez kalemle doldurarak postane memuruna verdi. Ücretini ödedikten sonra buradan da ayrıldı ve çıkışa yöneldi.
Çıkışta sağını solunu incelerken köşede eli boşta duran ayakkabı boyacısını gördü. "Hayırlı işler" diyerek boyacının yüksek taburesine oturdu ve sağ ayağını uzattı. Boyacı ne sesine karşılık vermiş, ne de bakış atmış idi. O an tır şoförleri, ayakkabı boyacıları ve bazı diğer meslek grupları mensuplarının kişilik özellikleri gereği çoğunlukla sıcakkanlı olmadığı ve müşterilerle ya da yakınındakilerle muhabbete yanaşmadığını bir kez daha düşündü. Hafta sonları özellikle iş için giyer olduğu ayakkabılarının bakımını yapar, onları sıklıkla cilalar ve boyardı. Fakat bazen belleğini tazelemek ve bakım işlemlerinin sağlamasını yapmak, biraz da boşta gördüğü ayak hizmet sunucularına kıyamadığı için üzere boyacılara başvururdu. "Neyse." dedi ve boyacının hareketlerini izledi. Adamın pabuçlarına fırçayı vuruşu, boyayı yayışı, Rıfat'ta bir çeşit ayak masajı hissi uyandırmaktaydı. Sırf bunun için insanlar ayakkabılarını arada sırada boyatmalıydı.
Pabuçların boyası bitip parlatma aşamasına geçildiğinde, etrafta büyük el arabaları ile iki kadın temizlik görevlisi belirdi. Kadınlardan biri boyacıya yaklaştı, aynı anda boyacı cebindeki rulo halinde küçük boy siyah çöp torbalarından bir adedini kopararak kadına uzattı. Kadın bir iki dakika sonra dilim ekmek dolu olarak torbayı getirdi. Boyacı torbayı yanına koydu, fakat bunu gören kadın "Günah olur, yere koyma!" diye seslense de boyacı oralı olmadı ve eliyle kadının uzaklaşmasını işaret etti. Adamın tavırları, Rıfat'ta hiç şaşkınlık yaratmamıştı. Yalnızca var olan kişilik yapılarının daha çok yer edişine bir kez daha tanık oluyor, durumu daha derinden kanıksamaya çalışıyordu. Parlatma işlemi de tamamlanınca boyacı bir anda kafasını kaldırdı ve "hebe hebe" benzeri sesler çıkararak ekmeklerle ilgili bir şikâyetini dile getirdi. Rıfat yutkunarak az önceki düşüncelerinin bir vazo gibi yere çarparak dağıldığını hissetti. Başını iki kere öne eğerek adamı onayladı ve önce ayakkabılarını gösterip hemen ardından beş parmak ucunu birleştirerek "güzel oldu" manasıyla elini adama salladı. Nihayetinde cebinden bir beşlik çıkarıp adama uzattı. Adamın gülen gözlerine bakarak el salladı ve arkasına dönmeden yoluna gitti.
Giderken kafasında bir soru peyda olmuştu. Bütün tır şoförleri ve ayakkabı boyacıları gerçekten aynı mıydı?
26 Temmuz 2016