2 Kasım 2018 Cuma

Referandum sonrasında Yunanistan'da zaman daha hızlı akıyor.*

Yunanistan'daki referandum, söylem olarak bütün Avrupa'yı etkileyebilecek boyutta olmakla birlikte konu, 2. Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkmaya başlayan batı ekonomik sistemi ile bir Avrupa birliğinin boyutları ve derinliğinin sorgulanmasını beraberinde getirmektedir. Bir üstadımın tezi olarak son referandumdan itibaren Yunanistan için önümüzdeki süreçte tarih çok hızlı akacaktır. Bu tez yazı içinde örneklerle açıklanacaktır.

Referandumda ezici bir hayır üstünlüğünün ortaya çıkması, Tsipras'ın son bir haftadır dile getirmekte olduğu "Yunanistan'ın Avrupa'nın bir parçası olarak kalmak istediği fakat borçların Yunan halkının demokratik kararı dikkate alınarak yeniden yapılandırılması" talebinin altını çizmiş, bu sonuç da borçlarını ödeyemeyen ve teknik olarak iflas ettiği için nakit sıkıntısı çekmeye başlayan Yunanistan ekonomisini sırtında taşıyan başta Almanya olmak üzere kreditör ülkeleri zora sokmuştur. Artık Almanya yavaş yavaş Yunanistansız bir avro bölgesi konusunda bir yol ayrımına gelmiştir. Tarihin çok hızlı aktığı tezine dayanarak, işin sonunda Yunanistan'ın avrodan çıkarılması gerekiyorsa bu konuda gecikilmesi, avronun yaşamını tehlikeye atacaktır. AB'nin bunu ciddi bir şekilde düşünme vakti gelmiştir.

Diğer bir öneri ise, istifa eden Maliye Bakanı Yanis Varufakis'in de ifade ettiği üzere, piyasaya yine az miktarda avro sürerek yerel alışverişlerde avroya göre ciddi miktarda devalüe edilmiş paralel bir para birimi ya da halk arasındaki tabirle karnenin hayata geçirilmesidir. Bu yolla Yunanistan avrodan çıkmayacak ve ortak para politikasının yarattığı sıkıntıyı geçici olarak çözüme kavuşturabilecektir.
Şu bir gerçektir ki IMF ve Dünya Bankası'nın Yunan ekonomisini yeniden yapılandırmasına şiddetle gerek vardır. Ancak ABD bu zamana kadar elini yeterince taşın altına koymamıştır. Referandum öncesinde Fransa'nın Yunanistan'ı kurtarmaya yönelik niyeti iyice açığa çıkması ve Referandum sonuçlarıyla Almanya'nın AB içinde köşeye sıkışması, ABD'nin Truman doktrinindeki gibi batı ekonomik sistemini kurtarmak için devreye daha çok girmesine yol açabilir. Almanya ve Fransa güdümlü AB, Yunanistan'a taviz vermekte direnmekte ve Yunanistan'ın kurtarma paketine ilişkin taleplerini daha gerçekçi bir düzlemde ortaya koymasında ısrar etmektedir. AB yumuşama, ABD ise uluslararası örgütler yoluyla müdahalesini gerçekleşmezse Avrasya'da kurmuş olduğu gümrük birliği ile ekonomik alanını genişletmeye çalışan Putin idaresindeki Rusya, Yunanistan üzerindeki etkisini arttırmaya çalışacak ve avro bölgesinin gireceği tehlikeler beraberinde ekonomik, politik, askeri ve sosyal anlamda Rusya ağırlığı doğuracaktır. Bu husus, başta NATO olmak üzere bütün batı ittifakının çözülmesinin başlangıcı telakki edilebilir.

SYRIZA iktidarı ile Yunanistan artık kesin olarak Avrupa'dan soyutlaşmış ve marjinalleşmiştir. Bu durumda bir sonraki faz, muhtemelen karşıt bir radikal grubun itibarını arttırması olarak ön plana çıkacaktır. SYRIZA'nın mali dönüşümü sağlayacak politikaları uygulamadan kaçınması ülkenin iflasını netleştirecek ve bu durumda SYRIZA'nın aynaya göre yansıması olan ırkçı Altın Şafak partisi ve benzeri düşüncelere gün doğacaktır. Referandum sonuçlarına göre hayırcıların ağırlıklı olarak radikal sağ ve sol kanatlardan teşekkül olduğu görülmektedir. Her ne kadar aşırı sağcı Altın Şafak partisi ile SYRIZA taraftarları aynı safta dursa da, referandum sonucunda ortaya çıkan hayır, Yunanistan'ın AB ve IMF'ye karşı daha uzlaşmacı politikalar uygulamaya meyilli merkez partilerinin daha da zayıflamasına neden olmuştur. Bu tablo, bütün Avrupa genelinde Almanya'daki Pegida, Macaristan'daki Jobbik örneklerinde olduğu gibi siyasal ayrışmaya paralellik arz etmektedir. Yunanistan'ın olası avrodan çıkışı durumunda zincirleme tepkimeler başlayacak ve bu politik kutuplaşmanın bedelini ödemek durumunda kalacaktır. Bu durumda verimli tarım arazilerine sahip ve Yunanistan geneline göre nispeten daha varlıklı Batı Trakya bölgesi ve buranın mukimi olan başta Türkler, Pomaklar ve Romanlar olmak üzere Müslüman Yunan vatandaşları üzerinde politik ve ekonomik baskıların oluşması muhtemeldir. Bir zamanlar Yugoslavya ve yakın tarihte Bulgaristan'daki baskılar benzeri hareketlerin orta vadede alev alması için ortam her geçen gün müsait hale gelmektedir. Batı yanımızda bir krizin daha baş göstermemesi için Türkiye'nin Yunanistan'ın zayıflığını fırsat bilerek elinden geleni yapması gerekmektedir. Bu nedenle, söylemlerle yapısal reformlardan kaçtıkça batan SYRIZA ve sonrasındaki radikal senaryoların sonrasındaki senaryoların ülkemiz tarafından iyi analiz edilmesi ve karşı tarafın konjönktürü uygunken gereken önlemlerin hükümetimizce alınması elzemdir. Bu çerçevede örneğin TİKA'nın bir an önce Yunanistan'a girişi ve yeri geldiğinde tampon vazifesi görecek Türkiye kökenli yumuşak gücün uygulamaya konması sağlanmalıdır.

Sonuç olarak Yunanistan için en hayırlısı, avroyu by-pass etmek ya da devreden çıkarmak ve diğer birçok alandaki kazanımların rücu etmemesi için AB üyeliğinde kalmaya devam etmektir. Diğer yandan, mali anlamdaki yapısal uyum politikalarının bu sayede uygulamaya konulması kolaylaşacak, ilk birkaç yılında acı çekecek olan Yunan vatandaşları birkaç yıl içinde büyümeye başlayan ekonomileri içinde toparlanmayı öğrenecektir. Belki yirmi yıl sürecek olan bu toparlanmanın kararlılıkla devam ettirilmemesi durumunda Yunanistan baş aşağı gitmeyi sürdürecek ve bu patlama, başta Avrupa olmak üzere bütün batı ekonomik-politik sistemi olmak üzere bölgesel sarsıntılara neden olacaktır. Yunanistan'da şu an zaman çok hızlı akmakta, ülke acil müdahaleye ihtiyaç duymaktadır. Şu an sorun, taşın altına kimlerin elini sokacağının bilinmemesidir. En başta Yunanistan'ın kendisi o eli koymak zorunda olmakla birlikte ülkemiz dâhil Yunanistan ile birçok açıdan bağları olan ülke ve kurumların taşın yıkıcılığına karşın teyakkuzda olması gerekmektedir.

* Şimdi başlığı Yunanca'da da söyleyelim: "O hronos kilaei pio grigora stin Ellada meta tin dimopsifisma." Acaba, ilgili aktörler ve biz, bu hıza yetişebilecek miyiz?

Bu yazı 7 Temmuz 2015 tarihinde Radikal Blog'da yayımlanmıştır.
http://blog.radikal.com.tr/dunya/referandum-sonrasinda-yunanistanda-zaman-daha-hizli-akiyor-106056

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder